Bedenimizde olan biten her değişiklik bizim algımızı ve sonrasında vereceğimiz duygusal ve davranışsal tüm cevapları belirler. Geleneksel yöntemler, fiziksel ya da nörolojik bir engeli olmadığı sürece, birbirinin iki aynı sandalyeye oturan, aynı boy ve yaşlardaki iki çocuğun, bedenlerini algılama şekillerinin birbirinin tamamen aynı olduklarını varsayar fakat, duyu bütünleme problemleri, çocukların bedenlerini algılama şekillerini değiştirir. Duyu bütünleme problemi olan çocuklar benzer durumlarda yaşıtlarına göre, daha yavaş daha rahatsız, daha yorgun veya daha hareketli hissedebilir. Bunun sonucunda duygusal- davranışsal becerilerini ve çevreyi etkileme şeklinin farklılaştırır.
İnsan sinir sistemi duyusaldır ve duyularla öğrenir. Duyu bütünleme tek başına kullanılacak bir yöntem olmaktan ziyade çocuğu bütüncül bakabilmek ve tüm alanlarını destekleyecek nitelikte olduğunu kavranmalı. Çocuğunuzun beyin- beden- çevre üçlüsünü doğru ve yeterli şekilde algılamasını ve bütün sinir sisteminin gelişmesini sağlamak ilk hedeflerimiz arasındadır.
Çocukların kronolojik gelişiminde bedensel ve çevresel farkındalıklarını sağlayan duyu bütünleme süreci; fiziksel gelişimin, duygusal gelişimin ve akademik gelişimlerin alt tabanını oluşturmaktadır. Bedenini ve çevresini doğru ve yeterli şekilde anlayan çocuk, ancak bunun ardından ayağa kalkıp yürüyebilir, duygularını fark edip onlarla baş edebilir ya da algısal ve davranışsal durumun gerektirdiği becerileri ortaya çıkarabilir. Sinir sistemimize giden tüm sinyaller, duyusal-duygusal ve algısal beyinden geçer ve en sonunda anlamlanma gerçekleşir. Davranışın, duygunun oluşması veya gelişimin ‘normal’ kabul edilen hızda olması için sinir sitemine gönderen kaynaklar bedensel ve çevresel duyularımızdır.
Çevremizden ve bedenimizden gelen bilgilerin, sinir sistemimizde algılanmasını yani çevresel ve bedensel farkındalığı sağlayan 8 duyumuz vardır. Bunlar; görme, işitme , dokunma, koklama ve tatma olmak üzere 5 dışsal ve vestibuler, proprioseptif olmak üzere 3 içsel duyudur.
İnteroseptif Duyu: İç organlarımızdan gelen bilgileri algılamamızı sağlayan duyumuzdur. Kalp atışı, mide ağrısı, solunumun hızlanması, idrar kesesinin dolması, üşüme gibi fizyolojik belirtileri algılamamızı sağlar. Bu sayede açlık, tokluk, yorgunluk, tuvalet ihtiyacı, terleme, üşüme, susama, yorulma, kaşınma, gıdıklama, ateşin çıkması, halsiz hissetme gibi bedensel fizyolojik değişikliklerimizin farkında olmamızı ve ardından hissettiklerimize uygun tepki vererek ve vücudumuzu koruyarak, sağlıklı bir şekilde yaşamımızı devam ettirebilmemizi sağlar.
Vestibuler Duyu: Türkçeye ‘hız, hareket ve denge’ duyusu olarak çevirebileceğimiz vestibuler duyu; başımızın içinde iç kulağımızda bulunur. Bulunduğu yer aracılığı ile hem kendi vücudumuzun hem de çevremizdeki nesne ve kişilerin hareketini, hızını ve yönünü anlamamızı sağlar. Böylece uzaydaki üç boyut içinde başımızın ve bedenimizin ağırlık merkezini yer çekimine uygun bir şekilde ayarlamakla ve denge koordinasyon becerilerimizi sağlamakla görevlidir.
Proprioseptif Duyu: ‘Beden farkındalığı’ olarak ifade edebileceğimiz bu duyu; eklemeler, tendonlar ve kaslarımızdan bilgi alarak bu bilgilerin beynimizde işlenmesini sağlar. Proprioteptif duyusal sistemimizin görevi, beynimizde vücudumuzun fiziksel bir temsilinin oluşmasını sağlamaktadır. Üç boyutlu dünyada tüm beden bölümlerimizle ilgili gözlerimiz kapalıyken bile bilgi sahibi olmamamızı sağlayan duyumuzdur. Kas gücü kontrolümüz, vücut pozisyonumuz, uzaysal algı yeteneklerimiz, postural farkındalığımız olmadan bilinmesini ve kontrol edilmesini sağlar.
Çevresel duyularımız ise özellikle çevremizde olup biteni anlamamızı (çevresel duyular aynı zamanda bedenimizde olan biteni anlamamızı sağlar.) dokunma, görme, işitme, tatma ve koklama duyularımızdır.
Duyu bütünleme tüm bu 8 duyunun sinir sisteminde birleştirilmesi işlenmesi, algılanması ve bu duyusal bilgiye uygun anlamlı bir yanıt oluşturulması sürecinin tamamıdır. Yani çevresel ve bedensel ‘bütün sinir sistemi’ni kapsayan bir bakış açısı ve terapi yöntemidir.
Duyu bütünleme terapisi 3 ay – 15 yaş arası çocuklara uygulanmaktadır. Bunun yanı sıra yetişkinlik döneminde de duyusal bütünleme problemleri yaşayan bireylere duyusal bütünleme terapisi uygulanabilir. Duyusal bütünleme terapisinin uygulandığı hastalık grupları ise:
Özellikle çocuk sorunlarla baş edemez durumda ise, duyusal bozukluklar hayatı negatif şekilde etkiliyor ise aileler duyusal bütünlük terapisi almaktan çekinmemeli.
Çocuğun arkadaşlık ilişkileri ya da yaşam kalitesi olumsuz şekilde etkileniyorsa, duyu bütünleme terapisi ile sorunların çözümü için adım atılmalıdır.
Motor görevler içeren işlerde direktifleri takip edememe